Kum

Deniz kenarında buldu kendini. Çok sakindi. Buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Tamam, dışarı çıkmaya karar verdiğini biliyordu fakat bu kadar hızlı olamazdı. Düşünce gücüyle gelmişti adeta. Yolda yürürken aklı başka yerdeydi. Düşünürken hızlı hızlı adım attığının farkında değildi. Evden çıkışı, düşünceler ve sahil. Eline bir taş alıp atmak istedi. Eğilmeye üşendi. Etrafta çok az insan vardı. Galiba onlar da içen tayfadan başkası değildi. Karanlığa sığınan, toplumdan dışlanan insanlar. Eğildi taşı aldı. Bu sefer de atmaya üşendi ve taşın elinden düşmesine izin verdi. Denize yansıyan ay ışığından hiç etkilenmedi. Bağırmaya başladı bir anda. Ne dediğini kendisi de anlamıyordu. Ama bir hayli sinirliydi. Sesi titriyordu. İlk başta çekingen bir şekilde sitem ediyordu denize. Yavaş yavaş titreme azaldı. Vücudu dik, elini kaldırmış bir şekilde buldu kendini. Bu tavrına kendi de şaşırdı. Az daha gülecekti ama dur dedi kendine, şimdi bağırma zamanı.

Yeter lan! Bıktım düşünmekten, bıktım.

Sonra ne diyeceğini düşündü. Kız derdi yoktu. O konuya durduk yere girmek istemedi. Ne diyeceğini bilemediği için çok daha öfkelendi.

Ben düşünmekten bıktım diyorum, sonra ne diyim diye düşünmeye başlıyorum. Dalga mı geçiyosunuz lan benle. Derdim kız değil benim, tamam mı? Yolumu kaybettim ben. Bi yerden sonra koptu zincir. Edebiyat yapmıyorum ulen. Dinlemek istemiyosanız gidin. Bugün benim günüm. Kalacaksanız sessiz olun ha.

Çok iyi gittiğinin farkındaydı. Hiç olmadığı kadar sanimi davranmaya çalışıyordu. İçenlerden kimse onu takmamıştı. Bu iyi bir şeydi çünkü ne diyeceğini kendisi de bilmiyordu. Aklıyla konuşuyordu.

Bir zamanlar güzeldi her şey. Küçükken yani. Yaz geldiğinde belediye asfaltı yenilerdi. Sokağın bi köşesine kum yığarlardı. Okul da tatil tabi. Sabah saat 7’de çizgi film izler izlemez çıkardık sokağa. Kumun üstüne atlardık. Arka tekerine şişe sıkıştırdığımız bisikletle kumun etrafında dönerdik. Öyle deme, şişe güzel ses çıkarmıyodu ama havalıydı yani. Yaz günleri ilerledikçe kum azalıyodu. Oynamasak bile orda kumun varlığı bizi rahatlatıyodu be. Çünkü kum varsa okul yok. Çilek var, erik var. Karpuz var lan karpuz. O yüzden o yolu hiç bitiremesinler istedim ama olmadı. Kum bitti.

Anlatırken sakinleştiğinin farkındaydı. O günleri özlemişti. Gözleri dolmak üzereydi ama kendini tuttu. Ani bir tepkiyle gülmeye başladı.

Anladın mı olum şimdi yolumu niye kaybettiğimi. Boş boş edebiyat yapmıyoruz burda. Kumlu yolu arıyorum ben.

Bir süre bekledi. Kıpırdamadan denize bakıyordu. Gitme isteği yoktu içinde. Eğildi ve yerden bir taş aldı. Denize attı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder