OYUN

   Nereye vardığını bir türlü anlayamadığım bir döngünün içerisinde; bir hiçliğin ortasında varolmaya çalışırken hiç olduğumu, tamamen kontrolüm dışında sıkıcı ama öğretici bir film izler gibi bomboş bir farkındalık dünyasıyla izliyorum.
   Hayatımda olanların tamamen benim kontrolüm dışında olması fikri kısmen zihin olarak rahatlasada, aslında içten içten bunun bir bilinçaltı kerizlemesi olduğunu biliyor, hayatıma yeterince müdahalede bulunamamaktan dolayı kendimi suçluyorum.(Hoş şimdiye kadar bulunduğum tüm müdahalelerde cuvalladım)
    Tam bir şeylerin ortasında yeni bir maceraya koşmak için dolu dolu nefesim varken yönümü bulamamaktan dolayı olduğum yere çakılı kalıyorum.İşte böyle zamanlarda bir kaç hatıra kurtarıveriyor beni. Geçmiş hem takılıp kaldığım derin bir çukur, hem de içinde bulunduğum anda boğulduğum zamanların kurtarıcı halatına dönüşüveriyor. Bir gün bir arkadaşla içilmiş bir kahve bile hatırlandığında kasvetli düşüncelerden sıyrılmaya hem sebep hem de o düşünceler için bir neden oluveriyor.Tek düze ve basit düşünmeye o kadar alışmışım ki; hayatın kartlarının çift yönlü olduğunu şimdilerde algılıyorum. Her şey biraz mutluluk biraz hüzün ve oyun doğru kartları kullanmakta saklı.