İnsana İnsanoğlu Diyen İnsanlar

      İnsanlardan insanoğlu diye bahsetmeye başladığımız günden beri belliydi böyle olacağı. Belliydi sokak başlarında ellerinde üç beş yaşlarında çocuklarıyla aç dileneceği insanoğlunun. Belliydi işlerine sabahın ilk ışıklarında günün yevmiyesi için koşarak giderken akşamları iki hoş sohbeti ailesinden esirgeyeceği. Belliydi seviyorum derken aslında arzuluyorum demeye çalıştığı bir oğlanın yeni yetme bir kıza. Yağmurda yürümek beni huzura götürüyor diye şairene serzenirken şemsiyeyi icat etttiğinde apacık belliydi. Eğitim şart sloganlarını attığında özel okulların yıllık maliyetinin bi ejderha yavrusu parası yaptığında çoktan belirmişti.Bir ara samimiyetsizlik nidası atarken insanoğlunun sabahları bakkal amcaya günaydın dememesinin altından belliydi. Birilerinin yediklerinden kalanları toplayarak evini geçindirenler çıkmaya başladığında besbelli olmuştu. Çocuklar geleceğimizdir sloganları atarken bir köpek mamasının aylık giderinin bir gariban çocuğununkinden fazla olduğunda belliydi. En çok da bütün bunları eleştirirken bile edindiğimiz samimiyetsizlikten belliydi. İnsanoğlu işte naparsın?
İnsanlığın bu yaşadıklarının hepsini hakettiğini düşünenlerde vardı, aslında daha fazlasını hakettiğini de... Bir de biz bunların hiçbirini haketmedik diyen bir kesim elbet olacaktı. Zaten insanoğlu neyi hakedip neyi haketmediğini anlamış olsaydı, dünya ya hak etmediklerimiz uğruna verdiğimiz  savaşla bir cehenneme ,ya da hak ettiklerimizin uzlaşısıyla bir cennette dönüşecekti. Haddim olmayarak ve önce yaradanın affına sığınarak cenneti ve cehhennemi düşündürttü bu bana. Cennet ve cehhennem neyi  hak edip neyi hak etmediğimize emin olarak gittiğimiz bir yer değil miydi. Ama belliydi. Belliydi böyle olacağı .Tam da insanoğlunun hak etmediğini bilerek geldiği makamları benimsediğinde belliydi.
     Acaba diyorum bu dünya tüm belirtilerin bir eseri miydi yoksa bu belirtiler mi dünyayı bu hale getirdi. Yani akşam iki hoş sohbet etmediğimiz için mi böyle duygususz olduk veya sevginin önüne arzuyu koyduğumuzdan beri mi çocuklarımızı kaybettik. Sokak başında küçücük dilenci çocukları görürken zamanla kanıksadıkta mı bu kadar hissizleştik, komşunnun köpeği  tok yatarken kendisi aç yattığı için  mi küstü hayata gencecik bedenler, kendisine günaydın denmediği için mi veresiye yazmıyor bakkallar,yağmurdan kaçtığımız için mi küresel ısınıyoruz,  ya da artık hak ettikleri  yere gelemeyeceklerini gördükleri için mi sustu beyinler. Bilmiyorum.

Beklemek

     Herkes beklemekten söz eder. Sanki tek bekleyen kendisiymiş gibi... Ben seni , sen onu , o da bir başkasını bekler aslında. İsmail Abi gemiyi bekler mesela. Ama kimse İsmail Abi'yi kimin beklediğini düşünmez. Kim bilir belki de deniz İsmail Abi'yi bekliyor her gün. Sadece insanlar bekler diye bir şey yok ya.
     Hiç düşündünüz mü , acaba çay neyi bekler? Çay demlenmeyi bekler.  İnsanlar öyle sevdiği için değil , bardağa yakışabilmek için. Bardağa kırmızı ve siyah rengi verebilmek için. Çekilen fotoğraflarda çay hep kırmızı ya da siyahtır , koyudur yani , açık bir çayı kimse çekmez. Çünkü çay demlenmeyi bekler.
     Hayaller gerçekleşmeyi bekler. Çünkü akıllarda , rûyalarda ya da kelimelerin arasında sıkışıp kalmak istemez , dünyayı güzelleştirmek için gerçekleşmek ister. Hayaller en çok da bir çocuğun gözlerinde var olur. Ve gözler kalbin aynasıysa eğer dünyayı sadece çocuklar kurtarabilir. Bu yüzden hayaller gerçekleşmeyi bekler.

On Dakka

Salı günü.Akşama doğru hava esmeye başladı.Mayıs ayında gayet normal bir durum.Avrupa'yı gezmiş, dolaşmış yakın bir arkadaşım İstanbul'a gelmişti.Üsküdar vapuruna binecek.Ben Eminönü tramvay.

- Ben senin yerine basarım , abonman benimki.
- Olum sana sıkıntı olmasın , 10 dakika beklemen lazım.
- Olmaz ya , en kötü on dakka beklerim , nedir yani ?

Sıkıntı oldu.Abonmanı kabul etmedi.Neyse dedim , on dakka beklerim nedir yani ?İstasyonda demirlere yaslandım bekliyorum.Saate bakarak saniyeleri saydım.Aklıma gece nöbetleri geldi.Yan tarafımda güvenlik görevlisi ve polis var.

'' Polis ''

Biraz ayarım ben bunlara.Olmamam lazım.Ama ayarım.Subayın itibarı düştü , meydan bunlara kaldı.Neyse.Altı dakka oldu.Aynı yerde bekliyorum.Bombacı sanmasın diye polise muhabbetle bakıyorum.Ama ayarım.Sırtımda da küçük bir çanta var.Bombacı değilim ben.İki-üç kere muhabbetle kesiştik.Dokuz dakka oldu.Gittim bastım kartı.En kötü on dakka bekleyemedim nedir yani ?Abonmanı yine kabul etmedi.Karta beş milyon yükledim.Sonunda turnikeden geçtim.Sadece ben varım istasyonda.Gittim en son vagonun yanaşacağı yere.Kapı nerde açılır acaba?Az ilerde yerde yarım kalmış bir sigara var.Kesin kapı burda açılacak.Bekledim.Yanıma bir kız geldi.Ama bakmadım.Ben gayet havalıyım.Hava soğuk.Tramvay geliyor.Kesin kapı burda açılacak.Tam önümde açıldı.Mutlu oldum ama belli etmedim.Çünkü ben gayet havalıyım.Hava soğuk.Ayaktayım.Kızla yan yana.Siyah ojesi var.Ben oje sevmem.Çok fazla Suriyeli var.

'' Suriyeli ''

Biraz ayarım ben bunlara.Olmamam lazım.Ama ayarım.Kız indi.Zaten siyah ojeliydi.İnsin.Çok gürültü var.Çantamda kitap da yok.Canım sıkıldı.Liseliler bindi.Çok konuşuyorlar.Arkadaşıyla akraba çıktı..Yer boşaldı.Oturdum.Çantamda kitap da yok.Canım sıkıldı.İki durak var.Başımı öne eğdim.Liseli , annesine haber verdi.Akraba olunca heyecanlanmış.Yorgunum.Zerre heyecan yok.Sonunda indim.Metrobüse doğru ilerliyorum.Kartı bastım.Abonmanı kabul etti.Metrobüsler çok dolu.İnsanla dolu.

'' İnsan. ''

Biraz ayarım ben bunlara.Olmamam lazım.Ama ayarım.Sigara izmaritini yere atıyorlar.Bugün işime yaradı.Ama ayarım.Vapuru, tramvayı, metrobüsü doldurup çok konuşuyorlar.Boş metrobüs bekliyorum.İçinde az insan olan.Arada geliyor birkaç tane.Dolu metrobüslerden iki kişi iniyor.Beş kişi biniyor.Hiç hareket etmiyorum.Ben gayet havalıyım.Hava soğuk.Neyse dedim.En kötü on dakka beklerim, nedir yani ?